25 Mart 2012 Pazar

Arşiv Belgeleri Işığında Ashab-ı Kehf ve Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

Arşiv Belgeleri Işığında Ashab-ı Kehf ve Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

 









      Mehmet başar   25.03.2012


Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası 1993 yılında Yönetim Başkanlığını Teoman Sungur yapmaktaydı. Teoman Sungur,  Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ e Tarsus ve Ashab-Kehf üzerine bir kitap çalışması teklifi yapar.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve Öğr. Gör. Yaşar Baş, Öğr. Gör. Rahmi Tekin, Arş. Gör. Osman Kaşıkçı’nın “Arşiv Belgeleri Işığında Tarsus Tarihi ve Ashab-ı Kehfkitap çalışmasını yaparlar. Geçtiğimiz hafta yayına koyduğumuz Kitabın tanıtım toplantısında, Ahmet Akgündüz’ün, “150 milyon Osmanlı arşiv belgesi ve Hadis kaynaklarına dayanarak Ashab-ı Kehf hadisesinin %90 ihtimalle Tarsus’ta yaşandığını “ açıklamasında yer almıştı.

Kitap Tarsus Ticaret ve Sanayi Odasında olmasından dolayı Okuyucuların çoğunun faydalanması elbette zordur. Bu neden ile Hakkında Kuranda adına Sure tahsis edilen Mağara arkadaş’larının bilgi ve belgelerini kıymetli okuyucularımızın faydalanması ve o mübarek insanların imanlarının gereği olarak nelere katlandıklarını, Katlanmalarını sadece Tek olan Yüce Allah (c.c) imandan başka bir şey olmadığını hayat hikâyelerinde göstermişlerdir. İstedim ki okuyucularımız bu İmanları yolunda çektikleri çile yi bilmeyenlerin bilmesini, hemde işin istismarlarını yapanlardan değilde, Uzman kadroların 150 milyon belgeden süzerek kitap haline getirdikleri, ‘Arşiv Belgeleri Işığında Tarsus Tarihi ve Ashab-ı Kehf ‘ isimli eserin istifadelere ehil olanların kaleminden sunmuşlardır.

Ashab-ı Kehf  ( mağara arkadaşları) Nerede ?, başlığında her hafta Cuma günlerinde 1-2-3-4-5 hafta devam etti. Ellerimizde bulunan konu üzerine belgeleri yine Cuma günlerine has olarak Geçtiğimiz haftadan itibaren başladık. Birinci olarak önce Kitabın tanıtım konuşmasını Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün dilinden yayınlanan haberi köşemize alarak başladık. Bundan sonra ise Tam ismi ile, ‘Arşiv Belgeleri Işığında Tarsus Tarihi ve Ashab-ı Kehf ‘ kitabında konusu işlenen bölümün köşemizde misafir ederek yayınlayalım. Rabbimden dileğim Ashab-ı Kehf (mağara arkadaşları) nın o güzelim örnek hayatlarından ders çıkarılmasını sağlayalım.
Bu vesile ile değerli eseri meydana gelmesi için emekleri olanlara ayrı ayrı teşekkür ederim. Ve köşemde yayınlanmasının müsaadesini veren Tarsus ticaret ve sanayi Odası Başkanı Mehmet Karagözlü’ye teşekkürü borç bilirim.
*
Arşiv Belgeleri Işığında Ashab-ı Kehf. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve Öğr. Gör. Yaşar Baş, Öğr. Gör. Rahmi Tekin, Arş. Gör. Osman Kaşıkçı “…
1- GENEL OLARAK
Her milletin tarihinde maddî ve manevî kahramanları vardır. Bazan insanlar geçmişleri ile iftihar etmek için uydururlar bu kahramanları. Bazan da var olan kahramanları mübalağalarla büyütürler. Bunların yanında gerçek çehreleri gün yüzüne çıkmamış veya eksik ve yanlış çıkmış olanları da mevcuttur. İşte eksik ve yanlış tanıtılan maddî ve manevî kahramanları gerçek çehreleri ile ortaya çıkarmak, tarihî bir vazife olsa gerektir.
İmanla küfrün mücadelesi tarih boyunca devam etmiştir. Zaten insanları yücelten de bu mücadelede verdikleri kahramanlık destanlarıdır. İşte burada inceleyeceğimiz olay da, tarihte eşine rastlanmamış bir kahramanlık destanıdır. Ancak bu, sıradan bir kahramanlık destanı olmayıp, tarih boyunca insanların zihinlerini meşgul etmiş soruların Kur’an tarafından bir kahve içme rahatlığı içinde hallediliş destanıdır. Ashab-ı Kehf gibi tarihî - gaybî bir soru ile Hz. Peygamber’e galebe etmeye kalkışanlara karşı, verilen tarihî bir cevabın ve küfür karşısında ilimle verilen bir mücadelenin destanıdır. Genç yiğitlerin, batıl karşısında hakkı haykırışlarının destanıdır. İki ilahî dinin tarihî kesişme noktalarının ender yerlerinden birini teşkil eden bir “mukaddes belde” destanıdır.
Ayrıca Ashâb-ı Kehf in isimleri halkımız arasında kutsal isimler olarak bilinmektedir. Her ne kadar isimleri Kur’an’da zikredilmese dahi, hikâye ve sayılarından uzun uzadıya bahsedilmektedir. Ayrıca o gençlerin birer iman abidesi, faziletli, küfre karşı boyun eğmeyen kimseler olduğu bilinmektedir. Bu nedenle bu faziletli kulların isimlerinin ezbere bilinmesinin faziletine inanılmaktadır. En azından dine saygı ve hürmetin ifadesi kabul edilmektedir. Ayrıca halk arasında bu gençlerin isimlerini ezbere bilenleri köpek ısırmayacağı, bu isimler yazılı bir kâğıt halinde yangına atılırsa yangının söneceği, isimler yazılı kâğıt ağlayan bebeğin yastığının altına konulursa ağlamasının duracağı, doğumda sancı çeken kadının uyluğuna isim yazılı kâğıt bağlanırsa doğumun ağrısız olacağı gibi inançlar vardır. (1)
İki ilahi dinin yani Hıristiyanlık ve İslâmiyet’in bu konuya vermiş oldukları önem açısından konuyu Hıristiyanlıkta ve İslâm’da Ashâb-ı Kehf diye ikiye ayırarak incelemek daha yararlı olacaktır. “ …

Not: kaynakları yer sorunumuzdan dolayı alamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder